
Türkiye'nin Ekonomik Büyüme Oranları ve Kişi Başına Düşen Milli Gelir İncelemesi - Okan Kaya

Ekonomik Büyüme, bir ülkedeki toplam yaratılan o ülkenin ulusal gelirinin ülke vatandaşları nüfus sayısına düşen miktarının, bir önceki yıldan bir sonraki yıla olumlu olarak artmasıdır. Ekonomist Okan Kaya, “Türkiye’nin Ekonomik Büyüme Oranları ve Kişi Başına Düşen Milli Gelir İncelemesi” adlı bu yazısında her insanın algılayabileceği şekilde kaynak göstererek sayılarla Türkiye’nin büyüme oranlarının incelenmesini sözel olarak aktarır.
TÜRKİYE GSYH Büyüme Oranları (Yüzde) ve Fert Başına Gelir (DOLAR)
Aşağıdaki tabloda yıllara göre eski ve yeni
seri büyüme oranları ile kişi başına düşen gelir yer almaktadır. İncelememizde
2001 Ekonomik Krizi ve 2008 Ekonomik Krizi sonrası durumları değerlendireceğiz.
![]() |
Türkiye GSYH Büyüme Oranları ve Fert Başına Düşen Gelir Tablosu - Okan Kaya |
KAYNAK: http://www.esfenderkorkmaz.com/ekonomik-gostergeler/ekonomik-gostergeler.html , 29.05.2018, Saat: 18:19
Kişi başına düşen gelir
ölçütü, Dünya Bankasının ülke sınıflandırmasında temel kriter olarak
kullanılmaktadır. Buna göre, kişi başına düşen GSMH 1.045$ ve altı olan ülkeler
“düşük gelir” grubunda yer alırken, kişi başına geliri 1.045$’den fazla
4.125$’dan az olan ülkeler “alt orta gelir” grubunda, 4.125$’den fazla
12.736$’dan az olan ülkeler “üst orta gelir” grubunda ve 12.736$ ve üzeri olan
ülkeler “yüksek gelir” grubunu oluşturmaktadır. Türkiye üst orta gelir grubunda
yer almaktadır.
2001 Ekonomik Krizi
sonrası dış borçlanmaya gidilerek krizin etkileri ortadan kaldırılmaya
çalışılmış ve siyasi istikrarsızlık ortadan kaldırılmaya çalışmıştır. Adalet ve
Kalkınma Partisinin iktidara gelmesiyle ekonomik reformlar yapılmış ve
piyasaların tekrardan canlanması sağlanmıştır. 2003 yılında büyüme oranı 5,6
dır. Yine 2003 yılında kişi başına düşen
gelir 4.698 ABD Dolarıdır. Yani Türkiye üst orta gelirin sınırındadır. 2009
yılına kadar pozitif büyüme ve kişi başına düşen milli gelirde artışlar olmuştur.
Pozitif büyümeye rağmen Türkiye üst orta gelir sınıfından kurtulamamıştır. 2008
krizinden sonra 2009 yılında ekonomide daralma olmuştur. 2009 yılında kişi
başına düşen milli gelir 2.000 $ azalmıştır. 2013 yılına da ise
kişi başına düşen milli gelir şuana kadarki en yüksek değeri olan 12.480 $
olmuştur. 2013 yılında sonra pozitif büyümenin olmasına rağmen kişi başına
düşen milli gelir azalmıştır. 2017 yılında %7.4 büyüme gerçekleşmesine rağmen
bir önceki seneye göre kişi başına düşen milli gelir 300$ gerilemiştir.
Nüfus Oranlarının Yıllara Göre Dağılımları
Nüfusun oranları ise
adrese dayalı sisteme bağlı olarak TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) tarafından
hazırlanan “Yıllara, Yaş Grubu ve Cinsiyete Göre Nüfus, Genel Nüfus Sayımları,
ADNKS” istatistik raporuna göre aşağıdaki tabloda cinsiyet ve yaş olarak
gösterilmektedir. Aşağıdaki tablo ilgili rapordan Ekonomist Okan Kaya
tarafından sınıflandırılarak ve sadeleştirilerek hazırlanmıştır.
![]() |
Türkiye Yıllara, Yaş Grubuna ve Cinsiyete Göre Adrese Dayalı Nüfus Sayımı Sonucu Dağılımı - Okan Kaya |
Adrese Dayalı Nüfus
Kontrol Sistemi verilerine göre TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) tarafından
yayınlanana rapora göre yıllara göre cinsiyet dağılımında erkek ve kadın
nüfusunun çok yakın olduğunu görmekteyiz. Her yıl yaklaşık 1.000.000 ile
2.000.000 arasında nüfus artış göstermektedir. TÜİK verilerine göre ortalama
yıllık nüfus artış hızı %1.35 dolayındadır.
İşsizlik Oranları Yıllara Göre Dağılımları
![]() |
Türkiye İstidam Göstergeleri Tablosu - Okan Kaya |
İş gücünün artmasına
bağlı olarak istihdam edilecek insan sayısı arttı. Fakat iş gücünün tamamının
aktif olarak çalışmadığı gözlemlenmektedir. Tarım dışı işsizlik oranının %13
seviyelerinde olması ülke kaynaklarının tam kullanılmadığı anlamına gelir. Bu
veriler kayıt altına alınan verilerdir. Bir çok ülkede olduğu gibi örtülü gelir
de mücadele edilmesi gereken bir konudur. Bir çok insan günlük yevmiye ile
sigortasız bir şekilde çalışmaktadır. Bu ülkemiz açısından gelir kaybı
oluşturmaktadır. İlk cümlede açıklamasını yaptığım Ekonomik Büyümenin, doğru
ölçülmesi için verilerin sağlıklı ve doğru olması lazım. Bir çok kişi aile
olarak küçük işletmelerde faaliyet göstermektedir. Bunun dışında ülkemizde ki
göçmen sorunları işsizliği arttırmaktadır. Vergi ve İş Kanunda yazılı olan bir
çok kural yerine getirilmemektedir. Oysa ki yabancı ülkelerde iş yapacak iş
insanlarından belirli kazançları elde ediyor olması beklenmektedir. İşsizlik
olgusunun çözümlenmesi ve işçi haklarının denetime tabi tutulması büyüme
oranını artıracaktır. Çünkü işçi kayıt altına alındığında devlet hem işverenden
hem de işçiden vergi alabilecektir. İşçi ve işveren arasındaki haklar kanun
tarafından tanınıyor olacaktır.
SONUÇ
Türkiye
Büyüme oranlarını incelerken bir çok değişkeni ele almak gerekmektedir. Ekonomi
verilerini değerlendirmek için bir çok değişken arasındaki ilişkileri
tanımlamak ve doğru anlamak gerekir. Size verdiğim Türkiye Büyüme Oraları ve
Kişi Başına Düşen Gelir (Tablo-1) ana göstergedir. Bunun bir sorun olduğunu
anlamak için Nüfus Oranları ve Artış Hızı (Tanlo-2) ve İş Gücü İstatistikleri
(Tablo-3) bağlamında büyümeyi ele almak gerekmektedir. Bunlar yeterli midir?
Yeterli değildir. Fakat konuyu genel olarak anlamak için bir giriş yapmamızı
sağlar.
Ekonomik Büyüme dar
anlamıyla ülke gelirinin ülke nüfusuna bölünmesiyle elde edilir. Bu açıdan
bizim için önemli olan nüfusun yıllara göre artış oranları, nüfus artış hızı ve
son olarak nüfusun mevcut işgücü olarak üretimde yer alma oranıdır. Bunlara
bakarak kesin yargılar söylemek söz konusu değildir. Fakat bu veriler ışığında
genel bir tablo çizmek ve sonrasında özel olarak konu ile ilgili araştırmalar
yaparak Ekonomik Büyüme hakkında bilgi sahibi olmak daha doğrudur.
Elde edilen veriler neticesinde
Türkiye’nin nüfus oranın yükselmesi sonucunda işsizlik artmış ve kişi başına
düşen milli gelir düşmüştür. İşgücü tam istihdam edilememektedir. Burada
istihdam dar anlamda işgücünün çalışması anlamında kullanılmaktadır. İstihdam
geniş anlamda ise üretim faktörü olan teknoloji, sermaye, toprak, işgücü ve
bunları organize eden girişimcinin kullanılması olarak kısaca tanımlayabiliriz.
Genel olarak büyümeyi
etkileyen sorunlar aşağıda kısaca açıklamaktadır:
1)
Eğitim ve öğretim kalitesinin düşmesi. Örneğin: Her açılan
üniversitede mutlaka İktisat (Ekonomi) bölümünün bulunması. Sürekli değişen
sınav sistemleri. Ailelerin çocuklarını şımartmaları ve onlara aşırı ilgi ve
alaka göstermeleri.
2)
Aile yapısının değişmesi. Örneğin: Önceden geniş aile olarak
yaşanması ve günümüzde çekirdek aile olarak yaşanması. Nasıl mı etkiliyor?
Yaşlı insanlar önceden hayat tecrübelerini yeni nesillere aktararak çocukları
geleceğe hazırlardı. Şuan yaşlılar huzur evinde, çocuklar ise dört duvar
arasında elinde akıllı telefon gerçek hayattan soyutlanmış.
3)
Yaşlı nüfus olarak tabir edilen fakat gerçekten bir hazine olan
emeklilerin hayatlarını farklı bir şekilde değerlendirmesi. Örneğin: ABD de
emekli profesyoneller diğer ülkelerdeki işletmelere danışmanlık yapar iken
Anadolu’da emekliler kahvehanede yahut kendilerine hobi edindikleri bir işle
uğraşmakta.
4)
Kanunların yeterli olması fakat denetimin kısıtlı olması. Örneğin:
Çek uzun vadeli olamaz. Çek kesildiği tarihte bozulabilir. Uygulamada ise
çek ileri tarihe yazılır ve herkes birbirine kendisine ödeme yapılmayan çeki
ödeme aracı olarak kullanır. Oysa ki çek kıymetli evrak niteliğindedir.
5)
Mesleki eğitimlerin sektörlere yetersiz gelmesi. Örneğin: Küçük
sanayi olarak tabir edilen Oto Sanayilerinde yer alan tamirhanelerde çalışan
meslek erbaplarının niteliksiz işçiden yakındıkları bilinmektedir. Çırak, kalfa
ve ya o işi yapacak ustanın bulunmaması. Terzi önceden her mahallede
bulunabilmekte iken şu an terzi mesleği kendisini otomasyona bırakmış
fabrikalarda gerçekleştirilmektedir.
6)
Üniversite deki eğitim yetersizliği. Örneğin: İktisadi olarak teoriler
öğretiliyor fakat uygulamalar konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Günümüzde
bilgisayarın aktif olarak kullanılmasına rağmen bilgisayar laboratuvarlarının
eksik kalması ve verilen eğitimlerin hala teoriler üzerine kurulması.
7)
Teşviklerin ve Hibelerin doğru yerlere aktarılmaması. Örneğin: İş
kuracak herkese girişimci denilmesi. 6. Maddede dediğim mantıkla teoride
girişimci kavramı bu mantığa uygundur. Günümüzde girişimci toplumun
ihtiyaçlarını tespit eden ve bunun üzerine bir yenilik yaparak hızlı bir şekilde
büyüyen ve genellikle kurduğu girişimi daha büyük bir girişime satan kişidir.
Bu girişimlerin yaratacağı istihdam ve getiri geleneksel girişimlere göre kat
ve kat daha yüksektir.
8)
Ve daha fazlası…
Ekonomik Büyümeye
ilişkin sorunlarına ise çözümler aşağıdaki şekildedir:
1)
İlköğretim yıllarından itibaren öğrencilerin aldığı notlarla ile
birlikte birey olarak derslere göstermiş olduğu ilgi ve alaka düzeyi
değerlendirilmelidir.
2)
Bir örnek olan sistemi çoğaltarak yaymak yerine kalitesini
arttırmak gerekmektedir. Örneğin: Sosyal Bilimler Lisesi, Fen Bilimler Lisesi,
Endüstri Meslek Lisesi, Spor Lisesi, Güzel Sanatlar Lisesi gibi kategorilere
ayrılmış fakat kendisi için de kendine özgü bir eğitim kültürü barındıran
eğitim sistemleri geliştirilmelidir.
3)
Aile yapılarını düzeltmek amacıyla birbirleriyle vakit
geçirmelerini sağlamak amacıyla eğitimler ve destekler sağlanmalıdır.
4)
Emekliler ile ilgili bir kanun çıkartılmalıdır ve ülkesine hizmet
eden ve etmeye devam edecek bedeni yaşlı aklı ve yüreği genç inşalara teşvikler
ve destekler sağlanmalıdır.
5)
Teşvik ve hibeler genel olarak değil sektör bazlı sağlanmalıdır ve
ileri teknoloji ürünlerin tekrar tanımlanarak geliştirilmesi için KOBİ
vasfındaki firmalara işbirliği yapmaları için bir ortam yaratılması gerekmektedir.
Örneğin: 10 tane oto tamirhanesi birleşerek 1 tane oto yedek parça üretimi
yapan firma kurması gibi. Ya da çiftçilerin birleşerek teknolojik üretime
dayalı tarım yapması.
6)
Kanunların denetiminin sağlıklı yapılması açısında bütün ticaretin
kaydının elektronik ortamda yapılmasının yaygınlaşması sağlamak. Şuan Bir çok
firma e-arşiv ve ya e-fatura kullanmamaktadır. Bunlar yapıldığında denetim
kolaylaşmakta ve verilerin analizi ile ekonomi büyüme planlamaları
yapılabilmektedir.
7)
Herkesin üniversite okuması yerine üniversitelerin kendi aralarında
kümelenmesi gerekmektedir. Araştırma yapma anlayışı tez, makale yazmanın
yanında sektörlere yönelik bilgi birikimlerinin oluşturulması çalışmaları
yapılmalıdır. Öğrencilerin araştırma yapmaları sağlanmalı teorik bilgilerin
gerçek hayatta uygulama alanları öğretilmelidir. Teknolojiden maksimum düzeyde
faydalanılmalıdır.
8)
Ve daha fazlası…
Türkiye üretim sektörünü
lokomotif sektör olarak belirlemeli ve buna yönelik planlamalar yapmalıdır. Bir
şeyi alabilmek için cebinizde paranızın olması gerekmektedir. Paranızın olması
içinde karşılığında bir şeyi takas etmeniz gerekmektedir. Bu takasa konu olan
şey sizin emektir. Emeğinizi fikri çalışmalarda ve beden kullanılarak
yapılan çalışmalarda değerlendirebilirsiniz. Önemli olan burada üretime dahil
olmak ve buradaki pastadan risk dağılımına göre payını almaktır. Bir ülke
olarak çalışmadan üretim yapmadan sadece tüketim yaparak büyümek imkansızdır.
Küreselleşme sonucunda bir çok ülke birbirine entegre olmuştur. Nasıl ki
insanlar arasında alışverişin olması için para ve emek lazım ise ülkeler
arasında da ticaret olması için para ve emek lazımdır. Ülkelerin gelirleri
vatandaşlarından topladığı vergileri ve kendine ait işletmelerden elde ettiği
gelirlerdir. Ülkenin emeği ise o ülkede ki vatandaşların yarattığı toplam
emektir. Bir ve ya iki sektörün öncü olması dolayısıyla ülke ekonomisi kötüye
gitmektedir. Alınan dış borçlar üretime yatırılmalıdır. Dengeli kalkınma
planları yapılması KOBİ boyutundaki işverenlerin yeni ortaklıklarla yeni büyük
istihdamlar yaratacak işletmelere dönüşmesi sağlanmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder