TÜRKİYE’NİN EKONOMİK BÜYÜME ORANLARI VE KİŞİ BAŞINA DÜŞEN MİLLİ GELİR İNCELEMESİ

       
turkiye-ekonomi-buyume-gelir-okan-kaya
Türkiye'nin Ekonomik Büyüme Oranları ve Kişi Başına Düşen Milli Gelir İncelemesi - Okan Kaya

     Ekonomik Büyüme, bir ülkedeki toplam yaratılan o ülkenin ulusal gelirinin ülke vatandaşları nüfus sayısına düşen miktarının, bir önceki yıldan bir sonraki yıla olumlu olarak artmasıdır. Ekonomist Okan Kaya, “Türkiye’nin Ekonomik Büyüme Oranları ve Kişi Başına Düşen Milli Gelir İncelemesi” adlı bu yazısında her insanın algılayabileceği şekilde kaynak göstererek sayılarla Türkiye’nin büyüme oranlarının incelenmesini sözel olarak aktarır.

TÜRKİYE GSYH Büyüme Oranları (Yüzde) ve Fert Başına Gelir (DOLAR)

            Aşağıdaki tabloda yıllara göre eski ve yeni seri büyüme oranları ile kişi başına düşen gelir yer almaktadır. İncelememizde 2001 Ekonomik Krizi ve 2008 Ekonomik Krizi sonrası durumları değerlendireceğiz. 



turkiye-buyume-oranı-gelir-okan-kaya
Türkiye GSYH Büyüme Oranları ve Fert Başına Düşen Gelir Tablosu - Okan Kaya


Kişi başına düşen gelir ölçütü, Dünya Bankasının ülke sınıflandırmasında temel kriter olarak kullanılmaktadır. Buna göre, kişi başına düşen GSMH 1.045$ ve altı olan ülkeler “düşük gelir” grubunda yer alırken, kişi başına geliri 1.045$’den fazla 4.125$’dan az olan ülkeler “alt orta gelir” grubunda, 4.125$’den fazla 12.736$’dan az olan ülkeler “üst orta gelir” grubunda ve 12.736$ ve üzeri olan ülkeler “yüksek gelir” grubunu oluşturmaktadır. Türkiye üst orta gelir grubunda yer almaktadır.

2001 Ekonomik Krizi sonrası dış borçlanmaya gidilerek krizin etkileri ortadan kaldırılmaya çalışılmış ve siyasi istikrarsızlık ortadan kaldırılmaya çalışmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisinin iktidara gelmesiyle ekonomik reformlar yapılmış ve piyasaların tekrardan canlanması sağlanmıştır. 2003 yılında büyüme oranı 5,6 dır.  Yine 2003 yılında kişi başına düşen gelir 4.698 ABD Dolarıdır. Yani Türkiye üst orta gelirin sınırındadır. 2009 yılına kadar pozitif büyüme ve kişi başına düşen milli gelirde artışlar olmuştur. Pozitif büyümeye rağmen Türkiye üst orta gelir sınıfından kurtulamamıştır. 2008 krizinden sonra 2009 yılında ekonomide daralma olmuştur. 2009 yılında kişi başına düşen milli gelir 2.000 $ azalmıştır. 2013 yılına da ise kişi başına düşen milli gelir şuana kadarki en yüksek değeri olan 12.480 $ olmuştur. 2013 yılında sonra pozitif büyümenin olmasına rağmen kişi başına düşen milli gelir azalmıştır. 2017 yılında %7.4 büyüme gerçekleşmesine rağmen bir önceki seneye göre kişi başına düşen milli gelir 300$ gerilemiştir.

Nüfus Oranlarının Yıllara Göre Dağılımları


Nüfusun oranları ise adrese dayalı sisteme bağlı olarak TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) tarafından hazırlanan “Yıllara, Yaş Grubu ve Cinsiyete Göre Nüfus, Genel Nüfus Sayımları, ADNKS” istatistik raporuna göre aşağıdaki tabloda cinsiyet ve yaş olarak gösterilmektedir. Aşağıdaki tablo ilgili rapordan Ekonomist Okan Kaya tarafından sınıflandırılarak ve sadeleştirilerek hazırlanmıştır.

turkiye-nufus-analiz-tuik-okan-kaya
Türkiye Yıllara, Yaş Grubuna ve Cinsiyete Göre Adrese Dayalı Nüfus Sayımı Sonucu Dağılımı - Okan Kaya


Adrese Dayalı Nüfus Kontrol Sistemi verilerine göre TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) tarafından yayınlanana rapora göre yıllara göre cinsiyet dağılımında erkek ve kadın nüfusunun çok yakın olduğunu görmekteyiz. Her yıl yaklaşık 1.000.000 ile 2.000.000 arasında nüfus artış göstermektedir. TÜİK verilerine göre ortalama yıllık nüfus artış hızı %1.35 dolayındadır.

İşsizlik Oranları Yıllara Göre Dağılımları

turkiye-istihdam-gostegeleri-OkanKaya
Türkiye İstidam Göstergeleri Tablosu - Okan Kaya


İş gücünün artmasına bağlı olarak istihdam edilecek insan sayısı arttı. Fakat iş gücünün tamamının aktif olarak çalışmadığı gözlemlenmektedir. Tarım dışı işsizlik oranının %13 seviyelerinde olması ülke kaynaklarının tam kullanılmadığı anlamına gelir. Bu veriler kayıt altına alınan verilerdir. Bir çok ülkede olduğu gibi örtülü gelir de mücadele edilmesi gereken bir konudur. Bir çok insan günlük yevmiye ile sigortasız bir şekilde çalışmaktadır. Bu ülkemiz açısından gelir kaybı oluşturmaktadır. İlk cümlede açıklamasını yaptığım Ekonomik Büyümenin, doğru ölçülmesi için verilerin sağlıklı ve doğru olması lazım. Bir çok kişi aile olarak küçük işletmelerde faaliyet göstermektedir. Bunun dışında ülkemizde ki göçmen sorunları işsizliği arttırmaktadır. Vergi ve İş Kanunda yazılı olan bir çok kural yerine getirilmemektedir. Oysa ki yabancı ülkelerde iş yapacak iş insanlarından belirli kazançları elde ediyor olması beklenmektedir. İşsizlik olgusunun çözümlenmesi ve işçi haklarının denetime tabi tutulması büyüme oranını artıracaktır. Çünkü işçi kayıt altına alındığında devlet hem işverenden hem de işçiden vergi alabilecektir. İşçi ve işveren arasındaki haklar kanun tarafından tanınıyor olacaktır.

SONUÇ

            Türkiye Büyüme oranlarını incelerken bir çok değişkeni ele almak gerekmektedir. Ekonomi verilerini değerlendirmek için bir çok değişken arasındaki ilişkileri tanımlamak ve doğru anlamak gerekir. Size verdiğim Türkiye Büyüme Oraları ve Kişi Başına Düşen Gelir (Tablo-1) ana göstergedir. Bunun bir sorun olduğunu anlamak için Nüfus Oranları ve Artış Hızı (Tanlo-2) ve İş Gücü İstatistikleri (Tablo-3) bağlamında büyümeyi ele almak gerekmektedir. Bunlar yeterli midir? Yeterli değildir. Fakat konuyu genel olarak anlamak için bir giriş yapmamızı sağlar.

Ekonomik Büyüme dar anlamıyla ülke gelirinin ülke nüfusuna bölünmesiyle elde edilir. Bu açıdan bizim için önemli olan nüfusun yıllara göre artış oranları, nüfus artış hızı ve son olarak nüfusun mevcut işgücü olarak üretimde yer alma oranıdır. Bunlara bakarak kesin yargılar söylemek söz konusu değildir. Fakat bu veriler ışığında genel bir tablo çizmek ve sonrasında özel olarak konu ile ilgili araştırmalar yaparak Ekonomik Büyüme hakkında bilgi sahibi olmak daha doğrudur.

Elde edilen veriler neticesinde Türkiye’nin nüfus oranın yükselmesi sonucunda işsizlik artmış ve kişi başına düşen milli gelir düşmüştür. İşgücü tam istihdam edilememektedir. Burada istihdam dar anlamda işgücünün çalışması anlamında kullanılmaktadır. İstihdam geniş anlamda ise üretim faktörü olan teknoloji, sermaye, toprak, işgücü ve bunları organize eden girişimcinin kullanılması olarak kısaca tanımlayabiliriz.

Genel olarak büyümeyi etkileyen sorunlar aşağıda kısaca açıklamaktadır:

1)      Eğitim ve öğretim kalitesinin düşmesi. Örneğin: Her açılan üniversitede mutlaka İktisat (Ekonomi) bölümünün bulunması. Sürekli değişen sınav sistemleri. Ailelerin çocuklarını şımartmaları ve onlara aşırı ilgi ve alaka göstermeleri.
2)      Aile yapısının değişmesi. Örneğin: Önceden geniş aile olarak yaşanması ve günümüzde çekirdek aile olarak yaşanması. Nasıl mı etkiliyor? Yaşlı insanlar önceden hayat tecrübelerini yeni nesillere aktararak çocukları geleceğe hazırlardı. Şuan yaşlılar huzur evinde, çocuklar ise dört duvar arasında elinde akıllı telefon gerçek hayattan soyutlanmış.
3)      Yaşlı nüfus olarak tabir edilen fakat gerçekten bir hazine olan emeklilerin hayatlarını farklı bir şekilde değerlendirmesi. Örneğin: ABD de emekli profesyoneller diğer ülkelerdeki işletmelere danışmanlık yapar iken Anadolu’da emekliler kahvehanede yahut kendilerine hobi edindikleri bir işle uğraşmakta.
4)      Kanunların yeterli olması fakat denetimin kısıtlı olması. Örneğin: Çek uzun vadeli olamaz. Çek kesildiği tarihte bozulabilir. Uygulamada ise çek ileri tarihe yazılır ve herkes birbirine kendisine ödeme yapılmayan çeki ödeme aracı olarak kullanır. Oysa ki çek kıymetli evrak niteliğindedir.
5)      Mesleki eğitimlerin sektörlere yetersiz gelmesi. Örneğin: Küçük sanayi olarak tabir edilen Oto Sanayilerinde yer alan tamirhanelerde çalışan meslek erbaplarının niteliksiz işçiden yakındıkları bilinmektedir. Çırak, kalfa ve ya o işi yapacak ustanın bulunmaması. Terzi önceden her mahallede bulunabilmekte iken şu an terzi mesleği kendisini otomasyona bırakmış fabrikalarda gerçekleştirilmektedir.
6)      Üniversite deki eğitim yetersizliği. Örneğin: İktisadi olarak teoriler öğretiliyor fakat uygulamalar konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Günümüzde bilgisayarın aktif olarak kullanılmasına rağmen bilgisayar laboratuvarlarının eksik kalması ve verilen eğitimlerin hala teoriler üzerine kurulması.
7)      Teşviklerin ve Hibelerin doğru yerlere aktarılmaması. Örneğin: İş kuracak herkese girişimci denilmesi. 6. Maddede dediğim mantıkla teoride girişimci kavramı bu mantığa uygundur. Günümüzde girişimci toplumun ihtiyaçlarını tespit eden ve bunun üzerine bir yenilik yaparak hızlı bir şekilde büyüyen ve genellikle kurduğu girişimi daha büyük bir girişime satan kişidir. Bu girişimlerin yaratacağı istihdam ve getiri geleneksel girişimlere göre kat ve kat daha yüksektir.
8)      Ve daha fazlası…

Ekonomik Büyümeye ilişkin sorunlarına ise çözümler aşağıdaki şekildedir:

1)      İlköğretim yıllarından itibaren öğrencilerin aldığı notlarla ile birlikte birey olarak derslere göstermiş olduğu ilgi ve alaka düzeyi değerlendirilmelidir.
2)      Bir örnek olan sistemi çoğaltarak yaymak yerine kalitesini arttırmak gerekmektedir. Örneğin: Sosyal Bilimler Lisesi, Fen Bilimler Lisesi, Endüstri Meslek Lisesi, Spor Lisesi, Güzel Sanatlar Lisesi gibi kategorilere ayrılmış fakat kendisi için de kendine özgü bir eğitim kültürü barındıran eğitim sistemleri geliştirilmelidir.
3)      Aile yapılarını düzeltmek amacıyla birbirleriyle vakit geçirmelerini sağlamak amacıyla eğitimler ve destekler sağlanmalıdır.
4)      Emekliler ile ilgili bir kanun çıkartılmalıdır ve ülkesine hizmet eden ve etmeye devam edecek bedeni yaşlı aklı ve yüreği genç inşalara teşvikler ve destekler sağlanmalıdır.
5)      Teşvik ve hibeler genel olarak değil sektör bazlı sağlanmalıdır ve ileri teknoloji ürünlerin tekrar tanımlanarak geliştirilmesi için KOBİ vasfındaki firmalara işbirliği yapmaları için bir ortam yaratılması gerekmektedir. Örneğin: 10 tane oto tamirhanesi birleşerek 1 tane oto yedek parça üretimi yapan firma kurması gibi. Ya da çiftçilerin birleşerek teknolojik üretime dayalı tarım yapması.
6)      Kanunların denetiminin sağlıklı yapılması açısında bütün ticaretin kaydının elektronik ortamda yapılmasının yaygınlaşması sağlamak. Şuan Bir çok firma e-arşiv ve ya e-fatura kullanmamaktadır. Bunlar yapıldığında denetim kolaylaşmakta ve verilerin analizi ile ekonomi büyüme planlamaları yapılabilmektedir.
7)      Herkesin üniversite okuması yerine üniversitelerin kendi aralarında kümelenmesi gerekmektedir. Araştırma yapma anlayışı tez, makale yazmanın yanında sektörlere yönelik bilgi birikimlerinin oluşturulması çalışmaları yapılmalıdır. Öğrencilerin araştırma yapmaları sağlanmalı teorik bilgilerin gerçek hayatta uygulama alanları öğretilmelidir. Teknolojiden maksimum düzeyde faydalanılmalıdır.
8)      Ve daha fazlası…

Türkiye üretim sektörünü lokomotif sektör olarak belirlemeli ve buna yönelik planlamalar yapmalıdır. Bir şeyi alabilmek için cebinizde paranızın olması gerekmektedir. Paranızın olması içinde karşılığında bir şeyi takas etmeniz gerekmektedir. Bu takasa konu olan şey sizin emektir. Emeğinizi fikri çalışmalarda ve beden kullanılarak yapılan çalışmalarda değerlendirebilirsiniz. Önemli olan burada üretime dahil olmak ve buradaki pastadan risk dağılımına göre payını almaktır. Bir ülke olarak çalışmadan üretim yapmadan sadece tüketim yaparak büyümek imkansızdır. Küreselleşme sonucunda bir çok ülke birbirine entegre olmuştur. Nasıl ki insanlar arasında alışverişin olması için para ve emek lazım ise ülkeler arasında da ticaret olması için para ve emek lazımdır. Ülkelerin gelirleri vatandaşlarından topladığı vergileri ve kendine ait işletmelerden elde ettiği gelirlerdir. Ülkenin emeği ise o ülkede ki vatandaşların yarattığı toplam emektir. Bir ve ya iki sektörün öncü olması dolayısıyla ülke ekonomisi kötüye gitmektedir. Alınan dış borçlar üretime yatırılmalıdır. Dengeli kalkınma planları yapılması KOBİ boyutundaki işverenlerin yeni ortaklıklarla yeni büyük istihdamlar yaratacak işletmelere dönüşmesi sağlanmalıdır.

Okan Kaya

KONUYLA İLGİLİ DİĞER YAZILAR

  1. 2018-2023 ABD Doları Projeksiyonu Regresyon Analizi Değerlendirmesi
  2. Siyasi Vaatler ve Seçim Sonrası Ekonomiye Genel Bir Bakış
  3. İş Kurumunun Verilerine Genel Bir Bakış

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar